Stella Mccartney Adidas 2020
Fotoğraf: Stella McCartney x Adidas 2020

GREENWASHING SORUNSALI

DENİZ AKKAYA

Giysilerimiz bedenlerimizi örtmeli, nasıl var oldukları gerçeğini değil.

Çevreci olmak adına markaların greenwashing tuzağına düşmemeye dikkat! Türkçe’ye “yeşil göz boyama/yıkama” olarak geçen greenwashing söylemi, bir şirketin veya kuruluşun, çevresel etkilerini en aza indirmek yerine kendilerini çevre dostu olarak pazarlamaya daha fazla zaman ve para harcaması anlamına geliyor. Yeşil yıkama kulağa temiz gelebilir; ancak işin iç yüzü hiç de öyle değil maalesef. Sürdürülebilirlik, çevrecilik, iklim krizi ve sosyal adalet etrafındaki diyaloglar katlanarak büyümeye devam ederken, greenwashing terimi markaların bizlere anlattıkları masaldan uyanmamızda büyük bir rol oynuyor.

Son zamanlarda sürdürülebilir ve çevre dostu gibi kelimeleri markalardan sık sık duymaya başladık. Ancak bu markaların ürünlerinin kaçı geri dönüştürülmüş malzemelerden ve en önemlisi de kaçı etik bir şekilde üretiliyor? Aslında, tamamıyla sürdürülebilir bir marka sadece çevreyi dikkate almaz. Aynı zamanda eşit ücret, hazır giyim işçi hakları, güvenli fabrika koşulları ve daha fazlası dahil olmak üzere sosyal adalet faktörlerini de hesaba katar. Gerçek anlamda sürdürülebilir bir marka, bu faktörlerin her birine dikkat eder ve gerektiğinde bunları kanıtlayacak verilere de sahiptir.  

Inditex, Temmuz 2019’da Zara’nın sürdürülebilirlik planını açıklamıştı. Planda en dikkat çeken şey ise planın yalnızca ekolojik sürdürülebilirliğe odaklanmış olmasıydı. Bu iddialı planda 2025 sonuna kadar, Zara HQ tarafından tüketilen tüm enerjinin %80’ini yenilenebilir kaynaklardan elde etmek ve tüm koleksiyonlarda %100 sürdürülebilir, organik materyaller kullanmak gibi kulağa oldukça çevre dostu gelen ifadeler yer alıyor. Açıklamayı yapan Zara yöneticileri, bu sürdürülebilirlik hareketinin gelişmekte olan ülkelerdeki hazır giyim işçilerine ve tedarikçilerine nasıl yansıyacağından bahsetmeyi unutmuş olmalılar! 2020’nin ilk aylarında ise H&M, 2030 yılına kadar giysilerinde yalnızca geri dönüştürülmüş veya sürdürülebilir malzemeleri kullanacağının sözünü vermişti. Ardından, Fashion Revolution hareketinin 2016 yılından beri dünyanın en büyük 250 moda markasının sosyal ve çevresel politikaları, uygulamaları ve etkileri hakkında ne kadar şeffaf olduklarını inceleyen Fashion Transparency Index’in (Moda Şeffaflık Endeksi) 2020 raporunda H&M birinci sırada yer aldı. Bu verilere bakıldığında H&M’in sürdürülebilir ve çevre dostu bir marka olduğunu söylemek yanlış olmaz, değil mi? İşte greenwashing tam olarak burada devreye giriyor. Doğru veri eksikliği ve zeki pazarlama stratejileri, modanın iklim krizi konusundaki sicilini temizlemenin ve milyonlarca hazır giyim işçisinin hayatını iyileştirmenin önünde büyük bir engel oluşturuyor. Şeffaf olmayan çalışma uygulamaları ve belirsiz sürdürülebilirlik tanımları, markaların yeşil pazarlama planlarına eşlik etmeyen davranışlarının üzerini örtüyor. Markalar çevre dostu olmak için çabaladıklarını söylüyorlar ancak, su sistemlerimize giren zehirli boyalardan, işçilerin koşullarından, seri üretimin dünyaya zararından hiç bahsetmiyorlar.

Stella Mccartney
Fotoğraf: Stella McCartney

Sosyal konularda belki de en duyarlı jenerasyon Z kuşağı iklim, LGBTQ+ hakları, ırksal veya sosyal adaleti destekleyen markalar için kesenin ağzını açmaya da hazırlar. Bu, onlara şirketlerin başarısını veya düşüşünü şekillendirmek için benzeri görülmemiş bir güç veriyor. Yani artık şirketler daha duyarlı gözükmek için finansal bir teşviğe sahip. Ancak, bir şeyi kâr amacı güderek yapmak ve bir topluluğu desteklemek için yapmak arasında çok büyük bir fark var ve Z kuşağı kolay kolay oyuna gelmiyor. Onur Haftalarında gök kuşağı temalı koleksiyonlar hazırlayan ancak LGBTQ+ hakları için hiçbir şekilde harekete geçmeyen markalar, Z kuşağı tarafından “pinkwashing” yapmak ile de suçlanmıştı.

Moda endüstrisi, aktivistler tarafından giderek daha da yakından incelendiği için, doğru bilginin aciliyeti de git gide artıyor. Markalar, tedarikçileri ve üretimlerinin çevreye sonuçlarıyla ilgili gerçek bilgileri açıklamadıkları sürece tüketiciler greenwashing kurbanı olmaya devam edecek. Hızlı modanın tam anlamıyla sürdürülebilir olması mümkün mü hala bir tartışma konusu. Ancak görünen o ki markaların dürüstlüğü bu süreçte çok büyük bir öneme sahip olacak.

Kapak Fotoğrafı: Burberry


RECOMMENDED