
90’LAR RAVE KÜLTÜRÜNÜN COVID İLE DANSI
DENİZ AKKAYA
Boş dans pistleri ve iptal edilen canlı müzik etkinlikleri yalnızca işletmeleri ve organizatörleri değil; genç neslin sosyalleşme yollarını da derinden etkiledi.
Şu ana kadar 2020, 1990’ların antitezi gibi hissettirdi: evlerimizde kapalı, yaşadığımız son on yılla ilişkilendirilen eğlence veya özgürlüğün hiçbirine sahip olamadığımız koskoca bir yıl. Şimdi ise, rave kültürü bir geri dönüş yapıyor. Aynı 80’ler sonu 90’lar başında olduğu gibi, muhafazakâr hükümetlerin kemer sıkma politikalarıyla büyüyen Y ve Z kuşakları siyasi bir uyanış yaşıyor. Bu denkleme, farklı nedenlerden dolayı kapanan kulüpler de eklenince 90’lar yeraltı rave kültürünün yeniden doğuşu aslında çok da şaşırtıcı bir sonuç değil.
Çoğu sektörde olduğu gibi, Covid-19’un büyük etkisi canlı müzik endüstrisinde de çok fazla hissedildi. Karantina uygulamaları ve dünya çapındaki festival ve konserlerin iptali, canlı müzik endüstrisine bağlı binlerce işletmeyi hüsrana uğrattı.
Partileri ve toplanmaları yasadışı hale getirmek, aslında yeraltı kültürünü, özellikle de haklarından mahrum kalan gençleri harekete geçirdi ve aynı felsefeye sahip olduğunu düşündükleri diğer insanlarla müzik bayrağı altında bir bağ kurmaya başladılar. Sosyal ortamların gücünü anlamak için 80’ler ve 90’ların rave sahnesine bakmamız gerekiyor. Bu yıllarda rave’ler, protesto ve alternatif yaşam biçimlerinin gelişebilmesi için “güvenli bir alan” oluşturuyordu. Dönemin gençliği için, tek bir müzik altında bir araya gelmek sadece dans etmekten daha fazlasıydı. Şimdi ise, dünyanın bugüne kadar gördüğü en canlı ve çeşitli gençlik hareketi neredeyse yirmi yıl sonra hem kültürel hem de politik yankılanmalarla hayatımıza geri geldi!


Tabii ki de, 90’lı bir gencin hayatı, teknoloji ve sosyal medyanın hayatın neredeyse tüm yönlerini değiştirdiği 2020 versiyonundan çok farklı. Covid-19 ile tüm sosyal hayatımızı Houseparty ve Zoom uygulamaları üzerinden yaşamamız, çevrimiçi toplulukların oluşmasına ve dijital alternatiflere yönelmemizi sağladı. Ancak bu çözüm, hiçbir şekilde müziğin dans pistinde bir araya gelen insanların duyduğu hissin yerini alamadı ve alabilecek gibi de durmuyor.


Genellikle bir sığınak olarak görülen ve kendi görünmezliği, anonimliği ve belirsizliği içinde farklılığa ve eğlenceye izin veren ve kutlayan bir yer olarak görülen “yeraltı alanlarının” kaybı, kişisel özgürlük üzerinde daha baskıcı yasaların olduğu ülkelerde çok ciddi bir etkiye de sahip olabilir. Dünyanın dört bir yanında, bu “yeraltı alanlarda” düzenlenen queer partiler, LGBTQ + topluluğu için kendini keşfetme ve bilgilendirici bir platform; eşitlik için savaşan birçok hareket için de karargâh görevi görmüştür. Canlı müzik, sadece geceleri ter içinde dans etmek için karanlık odalarda toplanmaktan ibaret değil, aynı zamanda kültürümüzü bir bütün olarak şekillendirmede çok fazla önem taşıyor. Özellikle de, geleceğimizi tekrar hayal etmeye çalıştığımız ve stres atmaya ihtiyacımız olan böyle zamanlarda…


Kalabalık toplantıları yasaklayan Covid-19 tedbirlerine rağmen insanlar, açık ve kapalı ortamlarda rave’ler düzenleyerek yüzlerce kişiyi bir araya getiriyor. Peki pandemiye rağmen neden bunu yapmaya devam ediyorlar? Bunun sebebi müzik mi, direniş mi, yoksa kimliklerini baskılatmayacaklarını göstermenin güçlü bir şekli mi? Sebep her ne ise, binlerce insan Manchester, Londra, Berlin, Porto ve Paris gibi yerlerin gizli, açık ve kapalı alanlarında bir araya gelerek gizli rave’ler düzenlemesiyle; 90’lar yer altı rave kültürü bir geri dönüş yapmış oldu!


Rave’ler ile protestolar arasında da ilginç bir bağ var; protestolara baktığımızda başlangıçta genellikle öfke tarafından yönlendirildiklerini görürüz. Ama insanlar gerçekten isyan etmeye başladıklarında, baskın duygu neşedir; öfke değil. İnsanlar protestoları inanılmaz derecede keyifli bulur. Çünkü protestolardaki bir araya gelme duygusu, insanların kendilerini normalde ifade edemedikleri şekilde ifade edebilmelerini sağlıyor. Kendini ifade edebilmek de insanı en mutlu eden şeylerden biri! Kendini iyi ifade edersen, iyi hissedersin; aynı dans pistinde olduğu gibi 😊